Rektör Çiftçi, “İlk Türk İslam Eserleri Öğrenci Çalıştayı”na katıldı

Rektörümüz Prof. Dr. Harun Çiftçi, Nevzat Ayaz Sosyal Bilimler Lisesi’nin düzenlediği, “İlk Türk İslam Eserleri Öğrenci Çalıştayı”na katıldı

ÇAKÜ HABER MERKEZİ////

ÇANKIRI Nevzat Ayaz Sosyal Bilimler Lisesi’nin düzenlediği, “İlk Türk İslam Eserleri Öğrenci Çalıştayı” Hacı Ali Tesisleri Fuaye Salonu’nda, Çankırı Valisi Abdullah Ayaz, Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Harun Çiftçi, Çankırı İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Öztürk, Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı ve Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Yakup Ömeroğlu’nun katılımıyla gerçekleştirildi. Etkinlikte konuşan Vali Ayaz, böyle bir çalıştayın düzenlenmesinden ötürü mutluluk duyduğunu belirterek, genç neslin özellikle son dönemde pandemi sürecinin de etkisiyle ekran ve sosyal medya bağımlılığına maruz kaldığını, okuma alışkanlıklarını artırarak bu bağımlılıktan kurtulmaları gerektiğini kaydetti.

VALİ AYAZ: “TARİHİMİZİ DOĞRU ŞEKİLDE ÖĞRENMELİYİZ”

Gençlerin, popüler kültür kitaplarının yanında tarih kitaplarını da okumalarını tavsiye eden Vali Ayaz, “Çok büyük tarihsel tecrübelerin, bilgelik hikayelerinin yer aldığı kitapları okumalısınız. Tarihte yaşanan olaylar, zamanlar ve mekanlar değişse de tekerrür etmekteler. İnsanlık tarihine bakıldığında, toplumların refah içinde yaşadığı dönemler, son 200 yıl için söz konusudur. Bu, çok kısa bir dönemdir aslında. Tarih kitaplarını okumazsak, bunları öğrenemeyiz. Tarihimizin özellikle gençlerimiz tarafından doğru şekilde öğrenilmesi gerekiyor. Tarihteki bilim insanlarımızın, düşünürlerimizin neleri ortaya koyduğunu, neler yaşadığını, nelerden ders aldığını bilmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“İLK TÜRK-İSLAM ESERLERİ, BİZİM İÇİN BİRER PUSULADIR”

Etkinlikte bir konuşma yapan ÇAKÜ Rektörü Prof. Dr. Harun Çiftçi ise “İlk Türk İslam Eserleri”nin oldukça geniş bir yelpazeye sahip olduğunu belirterek, Kutadgu Bilig’den Dede Korkut Hikâyelerine, Selçuklu camilerinden minyatürlerine değin kültür hazinesi olan bu eserlerin, kültürümüz açısından değerine vurgu yaptı. Rektör Çiftçi, “İlk Türk İslam eserleri, bu kaynaşmanın nadide örnekleridir. Bu dönemde inşa edilen camiler, türbeler, medreseler ve diğer yapılar, Türk İslam mimarisinin özgün örnekleridir. İlk Türk İslam eserleri, Türk İslam medeniyetinin köklerini ve gelişimini görmemiz için adeta birer pusuladır. Bu pusula kültürümüze derin bir bakış açısı kazanmamızı sağlar” dedi.

“TÜRK KÜLTÜRÜ VE İSLAM DÜŞÜNCESİ İÇ İÇE GEÇMİŞTİR”

İslam’ı ilk benimseyen Türk devletlerinden, Selçuklu ve Osmanlı imparatorluklarına değin, İslam’ın daima, Türk kültürünün belirleyicisi, şekillendiricisi olduğuna işaret ederek, “Her etnik topluluk gibi Türkler de İslam`ı benimsemelerinin ardından İslam medeniyetinin parçası olmuş, İslam bilim ve kültürünün gelişmesine ve zenginleşmesine katkıda bulunmuştur. 12 asırlık bu kadim süreçte ve geleneksel kültürlerle İslam’ın kaynaştığı bu verimli havzada bilginler ve sanatçılar yetişmiş, bu kişilerin verdikleri eserler İslam kültür ve medeniyetinin önemli yapıtaşlarını oluşturmuşlardır. İslam kültür ve medeniyeti dediğimiz olguyu oluşturan İslam sanatı, mimarisi, edebiyatı, düşüncesi ve diğer bütün unsurları, İslam’ı kabul eden toplulukların kendi geleneksel yapılarıyla İslam’ın kaynaşması sonucunda oluşmuştur. Dolayısıyla tarih boyunca Türk kültürü ile İslam düşüncesi birbirinden ayrılamayacak düzeyde iç içe geçmiştir. İslam, Türk kültürünün dinamik yapısını oluştururken, geleneksel Türk kültürü de İslam medeniyetini zenginleştirmiştir. İslam`ın kabul edilmesiyle Türk toplumunda dini inançlar, hukuk ve yönetim sistemi, eğitim ve bilim, sosyal yapı ve sanat gibi birçok alanda gelişimler yaşanmıştır. İslam bir yandan Türk kültürünü dönüştürürken öte yandan Türkler, İslam kültürünün güçlü bayraktarları ve kuvvetli taşıyıcıları olmuştur. Bu etkileşim neticesinde de bugün çalıştayımızın konusu olan “İlk Türk İslam Eserleri” meydana gelmiştir” diye konuştu.

“GELECEĞİ, KADİM GEÇMİŞİMİZİN ÜZERİNE BİNA ETMELİYİZ”

Konuşmasında, etkinliğe katılan gençlere seslenen Rektör Çiftçi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sevgili Gençler; Kültür, bir toplumun değerleri, inançları, sanatı, dil ve gelenekleri gibi birçok unsuru içeren bir bütündür. Kültürümüz, kimliğimizin temel taşıdır ve alametifarikasıdır. Kültür bilinci ise bu değerlerin farkında olmak, onları anlamak ve korumak anlamına gelir. Kültür bilinci geçmişimize saygı duymamızı sağlar. Atalarımızın düşünme kodlarını ve değerler dizgesini anlamamızı sağlar. Tarihimize ve kökenimize dair bilgi sahibi olmak, kültürümüzün temelinde yatan değerleri anlamamızı ve korumamızı sağlar. Dahası bu bilinç, geçmişimizin bize sağladığı mirası takdir etmemizi ve gelecek nesillere aktarmamızı sağlar. Geçmişinden habersiz, kültürüne yabancı, tarihine küs bir toplum geleceğine de güvenle bakamaz ve yabancı kültürlerin etkisiyle dejenere olur. Bir toplum geleceğini ancak kadim ve güçlü bir geçmişin üzerine bina edebilirse kalıcı olabilir. Ve bu vasıflar tarihimizde mevcuttur. Nitekim kültür dediğimizde, binlerce yıllık bir tarih, geniş bir coğrafya ve bunlara ruh veren bir güçlü bir dini inancın manevi ikliminde buluruz kendimizi. Bu zenginliğimiz ise en büyük gücümüzdür. Bundan dolayı da ‘Köküne küs hiçbir ağaç yeşermez’ prensibi gereği, bu hazinelerimizin geleceğimize taşınması zaruri, gençlerimizle tanıştırılması ise hayatidir. Mesela bu hazinelerden birisi Uluğ Bey ve onun Semerkant`ta inşa ettirdiği gözlem evi, yaptığı astronomi çalışmalarıdır. Bu çalışmalar bugün hala dünyanın en kapsamlı astronomi kaynaklarından birisi olarak kabul edilir. Avrupa skolastik düşüncenin etkisiyle Ortaçağ karanlığındayken İslam Medeniyeti bilim, felsefe, tıp, mimari ve daha birçok alanda ‘altın çağı’nı yaşıyordu. Tercüme faaliyetleriyle insanlık birikimi adeta çağıldarcasına birbirine akıyor ve tarihin akışını değiştirecek önemli eserler veriliyordu. Hatta bu verimli ve bereketli çalışmalar, Avrupa Rönesans’ının, Aydınlanmanın da temelini oluşturdu. İslam’ın hiçbir zaman bir Ortaçağı olmadı. Zira Endülüs, Orta Çağ Avrupa`sında bilim, sanat ve kültür alanlarında bir yıldız gibi parlar. 800’lü yıllarda Bağdat’ta ve Tunus’ta kurulan iki ayrı Beytü`l-Hikme’de tercümeler yapılır, ilim adamları yetişir, bilimsel faaliyetler yapılır. Arapça, İbranice ve Latince eserler verilir. İslam medeniyeti, matematik, astronomi, tıp, felsefe, edebiyat ve diğer birçok bilim ve sanat dallarında çağının zirvesindedir. İbn Rüşd, İbn Hazm, İbn Tufeyl ve diğer düşünürler, felsefi ve entelektüel çalışmaları ile çağın ötesindedir. Kurtuba, Granada ve Sevilla gibi şehirler üniversitelere, kütüphanelere ev sahipliği yapmakta; Yunan, Hint ve diğer kültürlerden çeviri çalışmaları yapılmaktadır. İslam mimarisinin tekniğinden bezemesine en güzide örnekleri Kurtuba Cami, Elhamra Sarayında vücuda gelmektedir.”

“SON 20 YILDA ATILAN ADIMLARLA İSLAM KÜLTÜRÜ İHYA EDİLDİ”

Batı dünyasının İslam medeniyetinden yararlandığı kadar yararlanmadığımızı vurgulayan Rektör Çiftçi, yakın zamanda bu durumun değiştiğini hatırlattı. Rektör Çiftçi daha sonra şöyle konuştu: “Fuat Sezgin bu durumun nedenini ‘İslam medeniyetinin büyüklüğünü kendi insanımıza anlatmak Batılılara anlatmaktan daha zor’ diyerek ifade etmiştir. Günümüzde İslam dünyasının Batı karşısında yaşadığı en büyük yenilgi ne topraklarının işgali, ne de yer altı kaynaklarının sömürülmesidir. Asıl büyük kaybımız bilinçaltlarımıza zerk edilen ‘yenilgi ve geri kalmışlık’ psikolojisidir. Daha da kötüsü bu geri kalmışlığın faturasının tarihine yabancı kesimler tarafından İslam’a çıkarılmasıdır. Oysa bilim insanlarının kilise dogmalarına karşı verdikleri mücadele İslam dünyasında yaşanmamıştır. Bilakis Farabi’nin de İbn-i Sina’nın da bir cebir dehası olan Harezmi’nin çalışmalarını mayalayan İslam düşüncesidir. Türkiye son 20 yıldır attığı adımlarla, İslam kültürünün yeniden inşası ve ihyası üzerine önemli adımlar atmakta ve değerli çalışmalar ortaya koymaktadır. Bu çalışmaların en önemli ayağını ise gençlerle yapılan çalışmalar oluşturmaktadır. ÇAKÜ ailesi olarak gençlerin kendi medeniyet değerleriyle tanışmaları için yapılan her bir çalışmaya özel bir önem atfediyoruz. Bu vesileyle Türk-İslam kültürünün derin izlerini taşıyan Çankırı’mızda, siz gençlerimizin tarih şuurunu güçlendirecek bu çalıştaydan dolayı tüm emek veren hocalarımıza teşekkür ediyor, çalıştayın güzel çıktılarını heyecanla beklediğimi ifade etmek isterim.”

Çalıştayın birinci bölümü, konuşmaların ardından hediye takdimiyle son buldu.

Yayınlanma Tarihi: 31 Mayıs 2023 Çarşamba